15 Ağustos 2009 Cumartesi

SEN ARTIK YOKTUN

Sabahın ilk ışıklarına merhaba derken,
kurşuna dizdiler güneşi.
Oluk oluk kan aktı göle...
Şeftali tüylü inatlar
fırladılar yerlerinden.
Kaçıncı ordusu bilmem, kaçıncı Murşil'in,
kavgası vardı toz pembe umutlarla...
Henüz olgunlaşmamış başakları
kucaklıyordu toprak.
Oysa taneye durmak vardı yaşamda...
Okyanus gibi dalgalanmak,
meltem gibi esmek,
ve de okşamak ne güzeldi pembe teni...
Ölü balık gözlü insanlar
dolaşıyordu her yerde.
Bulutlardan haber aldım,
Yaptım takvimimi tomurcuklarla...
Hasta döşeğinde Jökond,
çamaşır yıkadığı için gizliyordu ellerini.
Nar çüçeği konmuş alnından öptüm yarını.
Dün ve dünleri bir pazarında sattım.
Barut ve kükürt öptük topluca.
Sıcak bir sancı gibi baharı,
kucaklamak geçti içimden.
Çok renkli gözlerin,
tapınmak için Tanrı ararken
Ben sana tapıyordum.
Oysaki sen artık yoktun.

Hamit Necmettin Yazıcı
Neco Hoca

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kayıtlı Olmayan kullanıcılar isim-soyad, ya da email adresi ile bir nick belirtmedikçe yorumları yayınlanmayacaktır.