28 Ağustos 2009 Cuma

YAŞAM BİÇİMİ

Güllerim var, karanfillerim var,
her sabah satarım ben.
Ama hiç evimde vazom ve gülüm olmadı..
Çaldığım cevizleri siyaha kesmiş parmaklarımla,
sarhoş tabaklarına dizerim.
Soframda hiç ceviz olmadı...
Maaşım yok, sigortam-geleceğim yok,
ama ben toplarım çöpleri.
Grev yapamam,
ama grevleri çok severim.
Çünki geride bir yığın artık bırakırlar.
Evlendirme dairesine hiç işim düşmedi,
nikah memuru tanımam, ama bütün çiçekler benden sorulur.
Hoca, papaz, haham benim neyime.
Mezarlıklar, su sattığım mekandır benim için..
Bayram: Gelir kaynağı.
Çocuk: Sermayem
Çalmak: Marifetimdir benim.
ölümüne severim de kimse bilmez;
Gözümü kırpmadan öldürürüm sevgisizliği..
Pek fazla yıkanmam,
suya değil susuzluğa kırgınım.
Evim sırtımda ama "kaplumbağa" değilim..
Kızlardan : Gülpembeyi,
renklerden pembeyi severim.
Nereden geldim, nereye gidiyorum bilmem..
Bu da böyle çingenece bir yaşam biçimi..

Neco Hoca
Saray, 1998

25 Ağustos 2009 Salı

EN İYİ DOST

Uykusuz gecelerimin
ve de uykularımın ortağı,
bıyıklarımdan sarkan buz,
ağzımın içindeki zehir zemberek acı,
bileklerimdeki kelepçemsin benim.
Temmuzda dolu,
şubatta (yalancı güneş),
kutuplarda dondurma,
ekvatorda (sıcak sahlep) oldun.
Sen benim en iyi dostumsun...

Dünyayı atlaslarda,
denizleri kart-postallarda seyrettirdin.
İki mavi bir yeşili esirgedin amma,
(iki siyah-bir gri) hep yoldaşım oldu.
Sen,
yine de benim en iyi dostumsun...

Diz çöküp HU çektirdin,
içirdin Nâra attırdın,
çıplak betonda yatırdın,
evet, en iyi dostumsun benim.

Beyazı karla, ölümü baharla tanıttın bana...
Sevgilerin önüne barikatlar,
sonsuzluğu çözmek istedim tarikatlar icat ettin.

Yıkanmak istediğim dereler kan kesti,
öpmek istediğim dudaklar uçuk.
Türkülerimi hep yarıda kestin,
kahkalarım feryat.
Okşamak istesem sevdiğimi
ellerim zımparataşı.
Öfke bilmem, kaşlarım hep çatık.
Hasretim artı sonsuz,
geçmişim eksi sonsuz...
Yine de en iyi dostumsun benim...

Çünkü sen,
İnancım, İnadım, Kinim ve Sevgimsin benim.
İlk ve tek aşkım,
yinede en iyi dostumsun benim.

Hamit Necmettin Yazıcı
Neco Hoca

21 Ağustos 2009 Cuma

NELER YAPMADIK

Sevgileri çek defterleriyle,
hasreti jumbo jetlerle sıfıra indirgedik.
Mariya Magdelena'nın taptığı babasız
sevgili yok.
Romeo ve Mecnun
punkçularla kol kola.
Eski kitaplardaki kemirilmiş sayfalar,
mezar taşlarındaki rubailer,
çeşmelerdeki ibareler,
birer geyik muhabbeti...
Aşil'in topuğunu bilgisayarla vuranlar,
kuytulukta fısıldaşan sevgilileri bile dinliyorlar.
Gizlisi saklısı kalmadı dünyanın.
Casus filmleri komediye döndü.
İsviçreden çikolata,
Fransadan peynir,
İskoçyadan viski getirdik te,
bir tutam yosun kokusuna hasret kaldık.
Brezilyadaki maçı izleyebiliyoruz da
duvarın ötesindeki bebelerimizi göremiyoruz...
Demir parmaklıkları tutmak serbest,
sevgilinin elini tutmak yasak..
Amerika çok yakın
Şırnak çok uzak...
Yalılar çok ucuz,
gecekondu ateş pahası...
Voli vurmak serbest,
türkü söylemek suç...
Kâşânelerde nazenin çiftler tek başlarına,
sübyan koğuşunda seksen can...
Milenyunumuz kutlu olsun...

Neco Hoca
1998 Saray

15 Ağustos 2009 Cumartesi

SEN ARTIK YOKTUN

Sabahın ilk ışıklarına merhaba derken,
kurşuna dizdiler güneşi.
Oluk oluk kan aktı göle...
Şeftali tüylü inatlar
fırladılar yerlerinden.
Kaçıncı ordusu bilmem, kaçıncı Murşil'in,
kavgası vardı toz pembe umutlarla...
Henüz olgunlaşmamış başakları
kucaklıyordu toprak.
Oysa taneye durmak vardı yaşamda...
Okyanus gibi dalgalanmak,
meltem gibi esmek,
ve de okşamak ne güzeldi pembe teni...
Ölü balık gözlü insanlar
dolaşıyordu her yerde.
Bulutlardan haber aldım,
Yaptım takvimimi tomurcuklarla...
Hasta döşeğinde Jökond,
çamaşır yıkadığı için gizliyordu ellerini.
Nar çüçeği konmuş alnından öptüm yarını.
Dün ve dünleri bir pazarında sattım.
Barut ve kükürt öptük topluca.
Sıcak bir sancı gibi baharı,
kucaklamak geçti içimden.
Çok renkli gözlerin,
tapınmak için Tanrı ararken
Ben sana tapıyordum.
Oysaki sen artık yoktun.

Hamit Necmettin Yazıcı
Neco Hoca

12 Ağustos 2009 Çarşamba

VASİYETİM

Ben öldüğümde sakın yağmur yağmasın,
cemaat içinden çok küfreder bilirim.
Sakın gazel atmasın birileri.
Ama şöyle blues olabilir.
Hatta çağırın Armstrong'u"Hello Dolly" söylesin.
Sakın baş ucumda imam"Nane şekeri" satmasın
Ayrıca gıcık kaparım, sıcak suyla yıkamayın..
Orama-burama pamuk tıkmanın da alemi yok.
Cenazemde gravatlı istemiyorum,ağlamış numarasına yatıp, kimse siyah gözlük takmasın.
Sucu çocuklara para vermeyi ihmal etmeyin,sakın mezarıma su serpmeyin,nezleden nefret ederim...
Çiçek hiç istemem!
O çiçekler kisevginin ve sıcaklığın adıdır.
Bir şişe rakı, beyaz peynir, domates,baş ucumda üç-beş arkadaş,oh! keka...
Bayramda falan sakın rahatsız etmeyin,
Belki o anda briç partisinin en can alıcı yerindeyim,
veya siyasi bir tartışmanın içindeyim...
Beni ananlar, sakın abartmasınlar.
Her canlı gibi,korkak, hain, seven, cesur ve hiç sevilmeyen biriydi diyebilirler.
Hesap kitap bilmezdi safın tekiydi de diyebilirler.
Arkamda hiç bir iz kalmayacak.
Elbiselerim kullanılamayacak kadar eski,
ve çok kalındır gözlüklerimin camı..
En büyük mal varlığım olan kadehimi her zaman içtiğim meyhaneye,
Borçlarımı dostlarıma bırakıyorum.
Alacaklarım da imamın olsun!
Neco Hoca
Nisan, 2001