21 Ekim 2009 Çarşamba

BU GÜNKÜ MENÜ

Ispanaklı börek de olsa, seni sevmek de olsa fark etmez.
Okyanustaki balinanın omurga kemiğinden
sana tarak sunabilirim.
Kızgın güneş altında
Oran'dan Timbaktu'ya yürüyebilirim.
Yeter ki sen bu günkü menüyü söyle...

İstersen Rambo'yu dövebilirim.
Bubka'dan yüksek atlayabilirim.
Kaşıkçı'nın yatını,
Onasis'in adasını alabilirim...
Balayımızı Bahamalarda,
Yıl başını Paris'te geçirmek ister misin?
Gecikme söyle..
Eyfel Kulesi'ni kapatayım,
Çırağan Sarayını satın alıp yeniden donatayım..
Kaşıkçı elmasından yüzük mü,
Kohinor'dan kolye mi istersin?
Tercihini kendin yap,
yeter ki sen bu günkü menüyü söyle...

Kararını çabuk bildir,
ben her zaman KÖRKÜTÜK sarhoş değilim böyle.
Çabuk bu günkü menüyü söyle...

Neco Hoca
1998 Saray

12 Ekim 2009 Pazartesi

EN GÜÇLÜ MESLEK

Buldu kendisini ateş bahçesinde İbrahim.
İsa'yı diri diri çarmıha gerdiler,
uçurdular kafasını Yahya'nın,
çevirdi mezbahaya Kerbela'yı Yezit..

Derisini yüzdüler Nesimi'nin,
yüzyıllarca kardeş boğazladı Osmanlı.
Kuyuları bebe cesedi ile doldurdu Murat Paşa.
Sayısız vezir gitti aradan.

Jan Dark yanarken kahkahayla güldü asiller.
Genç Osman aklına geldikçe
utanıyor Yedikule Zindanı.
Karadenizin yüzü Mustafa Suphi'den sonra karardı.
"Çarçıra" meydanında Gazi Muhammed'den sonra
söndü tüm çıralar..

Seyyit Rıza asılırken
kıs-kıs gülüyordu İhsan bey,
Cavit bey oğlunu ideline emanet ediyordu.
Rengi uçmuştu Polatkan'ın...
Taviz vermiyordu üç civan
ne hayata-ne tanrıya-ne de cellatlara...
Bir diğeri on yedisindeydi ipte sallanırken.
Daha gonca iken biçiliyordu kökleri
dağ lalelerinin...

Hiç kimsenin kılı kıpırdamadı
bütün bunlar olurken.
Rahata uyuyordu insanlar
dereler kana keserken.
Kanlı elleri sıkabilmek için,
yarışıyordu bilmem ne zadeler.
Eğiliyordu zalimlerin önünde sözde yargıçlar.
Mazlumların kanı akıtıldıkça
daha hızlı çalıyordu çanları zangoçlar..

Zaman akıp geçse de
dans eden aynı Felek,
inanın sevgili dostlar
CELLATLIKTIR "EN GÜÇLÜ MESLEK"...

Neco Hoca
1997 Saray Cezaevi